Herkesin dilinden düşürmediği ama yerlere düşen kişisel gelişim furyası, son yıllarda fayda yarattığı gibi en az onun kadar etkili olduğu bir taraf da, insanların kendilerini bulmaları gerekirken daha da boğulmaları, kendilerini kaybetmeleri oldu. Kişisel gelişim adı altında yapılan bin bir türlü çoğu etkinlik, seminer, teknik ve kitaplar göz boyamakla ve klişelerle, insanların hayatlarında can sıkıntısı bir noktaya geldi bile. İnsanlar artık ne yapacağını, hayatlarına neleri uygulayacaklarını şaşırmış durumdalar. Özellikle bir mekânda oturmuş, elimde kişisel gelişim türünde bir kitap okurken, tanımadığım insanların gelip bana sordukları “Okuduğunuz kitap faydalı mı? Hayatınıza uygulayabiliyor musunuz? Ben de okudum ama.. Şunu denedim ama..” tarzı soru ve konuşmalara maruz kalınca, durumu daha net görebildim.
Kişisel gelişim başlığı altında gerçekten fayda sağlayanları, kendini ve hayatı keşfedenleri konuşmamızın motivasyondan öteye gitmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bu kesimde yer alan kişileri de tebrik ediyorum. Benim de fazlasıyla faydalandığım kaynaklar oldu. Ama burada önemli olan detaysa, gösterilmediği ya da elde edilen maddi başarıya gölge düşürülmesi istenmediği için olumsuz olarak etkilenen, kişisel gelişim başlığı altındaki tüm seçeneklerde kaybolmuş insanlar görülmüyor. Ama hepimiz farkındayız ki, çoğu insan bu durumun içinde. Kişisel gelişim konusunda yapılan her unsuru kötülemek ya da bunu fırsatçılığa döken kişi ya da kurumları ortaya çıkarmak gibi bir niyetim yok. Benim amacım, ‘bu durumdaysanız gelin size çözüm üretelim!’
Kişinin kişisel gelişim alanında kendisinin farkına vardığı ve ‘bir şeyler yapmalıyım’ noktasına getiren çoğu yol, kitaplardan geçiyor. Okuduğumuz kitaplar sayesinde birçok şeyin farkına varıyoruz ya da varamıyoruz. Okudukça, ihtiyacımız olan her şeyi tüm açıklığıyla görebiliyoruz. Evet, görebiliyoruz ama hayata geçirirken uygulanacak yöntemler, teknikler ve söylemler her zaman tutmuyor. Peki, bunu neye bağlamalıyız? Konu tabi ki siz de bitiyor ama arkasından çok büyük bir ama geliyor işte. Herkesin söylediği gibi, ‘bu uygulamaları, teknikleri ya da düşünceleri hayata sen geçiremiyorsundur ya da üşengeçsindir.’ değil mi? Ama görünen o kadar da gerçekleri yansıtmıyor, kusura bakmayın.
Yıllarca bu anlamda yeterince kitap okumuş bir kişi olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bunun kilit noktası, sizin karakterinize en uygun yöntem ve yaklaşımı bulabilmek. Her kitap, her düşünce veya uygulama herkes için geçerli değildir. Türk insanımızın hatta bu alanda otoriter olarak adlandırabileceğimiz çoğu kişi ve kurumlar bile gündemde var olan hali hazırdaki tüm yapıların, herkese uygun olduğunu ve herkesin uyguladıktan sonra istedikleri sonuca ulaşabileceklerini savunuyorlar. Bense katılmıyorum. Hepimiz benzer yaşanmış olaylara ve benzer düşünce yapılarına sahip olsak bile hayatımıza uygulayışlarımız, öğrendiklerimiz, akıllanmalarımız çok farklı oluyor. Herkes aynı tecrübeleri yaşıyormuş gibi gözükse de hissettirdikleri her zaman aynı olmaz. Hayatlarımıza etkileri aynı olmaz.
Eğer böyle bir sürece girdiyseniz ve işin içinden çıkamıyorsanız biraz durun, geri çekilin. Kendinizi geliştirmek, hayatınızın kontrolünü daha fazla ele alıp mutlu olmak istiyorsanız, kendinize en yakın dili, düşünceyi ve tekniği bulmaya çalışın. Kalıplaşmış ’10 adımda mutluluğa giden yol’, ‘Başarılı ve mutlu insanların sırrı’ gibi kitap ve yayınlar, sadece genel kültürden öteye gitmiyor. Ortamlarda denk gelir de benim de fikrim olsun konuşurum diyorsanız, buyurun okuyun. Ama kendileriyle yüzleşip eksiklerini, fazlalıklarını dengelemek isteyip hayatlarında gerçekten mutlu olmak isteyen kişilerseniz, doğru kitabı, yazarı, tekniği bulmalısınız. Bunun için de alanlarında çok değerli isimlerin kitaplarıyla başlayın derim. İsimlerini sıklıkla duyduğumuz başarılı psikologların kitapları, eğer yeni başlıyorsanız ağır gelebilir. Kişisel farkındalığınızı ölçmek adına ilk başta basit içerikli, anlayabileceğiniz, eğlenceli gelebilecek hatta romanların içine serpiştirilmiş anlatımlarla, ısınmanız daha rahat olacaktır. Bununla kalmayıp hangi yaklaşımların size yakın ya da uzak olduğunu da zamanla anlayacaksınız.
Bunu anlamak, bir iki kitapla olabileceği gibi birçok kitap okumakla ya da uygulamayla olabilir. Dolayısıyla, birbirinden farklı yazarların aynı konudaki yayınları ve etkinlikleriyle haşır neşir olursanız, işte o zaman diyeceksiniz ki: “İşte bu yazarın kitapları ya da etkinlikleri benim ihtiyacım olan şeyi bana veriyor. Bu yola devam edeceğim.” leri net bir şekilde söyleyebileceksiniz. Ama bir iki kitap, süslendirilmiş tanıtımlarla insanlara satılmaya çalışılan etkinlik veya hizmetlerle bunu anlayamazsınız. Kendinizi bilgiyle doldurmanız, sonrasında da aydınlanmanız gerekir ki size sunulan hizmet ve yayınları doğru seçebilesiniz. Ve size uygun gelen telkin ve teknikleri hayatınıza uygulayabilesiniz. Aksi durumda, en çok okunan, en popüler kitap, kişi ya da etkinliğin içinde kaybolursunuz. O yüzden her şeyden önce kendinize dürüst davranmanız gerekir. Belli bir noktadan sonra okumaya başladığınız kitaplar, gelişiminizle beraber yeterli gelmeyecek, beğenmeyeceksiniz, tarzınıza uygun olmadığını anlayacaksınız. Ya da daha ağır gelecek, bekleteceksiniz.
En güzeli; en basit haliyle durumları neden sonuç ve çözüm üçgeninde anlatan, okurken alışkanlıklarınızdan tutun da hayatınızın her alanında bir çözümlemeye ve aydınlanmaya şahit olduğunuzu gösteren kitaplar, yayınlar ya da etkinliklerdir. Bu süreçleri nerede bulur ve yaşarsınız bilemem ama araştırmak ve okumak, sonrasında da anlamak çok önemli. Benim hayatımda bu alanda etkili sonuç alabildiğim en önemli noktalardan birisi de ders çalışır gibi okumak ve izlemek. İster inanın, ister inanmayın hatta gülün geçin ama şu var: Siz kitapları, yayınları hikâye okur gibi okursanız, etkinlikleri seyirci edasıyla seyrederseniz yine aynı noktaya gelirsiniz. Ben bugüne kadar bir ya da en fazla iki seminer bazlı etkinliğe katılmışımdır. O da hatırlayamadığım için yanlış bilgi vermek istemiyorum. Ne yaptım? Hayatıma uygulayabilmek adına yazdım. Okuduğum ve özellikle beğendiğim kitapların altlarını çizerek, not tutarak, özet çıkararak bugüne geldim. Sizin uygulama teknikleriniz nasıl olur ya da neler yaparsınız, bu tamamen sizin tarzınızla ilgili. Ben bu şekildeki uygulamayla daha rahat hayatıma uyguluyorum. Ve başarılı oluyorum.
Siz de okudukça, izledikçe nasıl bir çerçeve oluşturabileceğinizi anlayabilirsiniz. Hatta benim tekniğimden daha iyi teknikleriniz de olabilir. Yeter ki amaca hizmet etsinler. Beyninize kazımadıkça, hayatınıza yerleştirmedikçe, konuşmaktan öteye geçmez, geçemez. Yaklaşımınız bu şekilde olursa, kendiniz için en doğru seçeneği bilecek ve uygulayacaksınız. Bunun yanında kişisel gelişiminizi sürekli konuşuyorsanız, yani okuduğunuz kitaplar hakkında ve sonuçları hakkında yorumlarda bulunuyor ve bir türlü hayatıma uygulayamıyorum diyorsanız, size bir sözüm var: “ Söylediklerinize bir gram bile inanmıyorum. İnandırdığınızı da düşünmeyin. En büyük aldatmacayı kendinize yapıyorsunuz, farkında değilsiniz.” Bu tarz konuşmalara sahip olup, bir gelişme gösteremeyen ve genel konuşup tüm yayın, kitap ve etkinlikleri sonuna kadar sürekli olumlu ya da olumsuz eleştiren hiç kimseye inanmayın. Siz, etrafınızda söylenenleri ve duyduklarınızı hafızanızın bir köşesine alın. Okuyunca ya da uygulayınca sonucuna siz karar verin lütfen. Etrafımızda o kadar bilgi kirliliği var ki, siz okuyup araştırmadıkça sadece övülen ya da kötülenme seviyelerine göre değerlendirdikçe yine kaybolursunuz, yine kaybolursunuz.
Çünkü kişisel gelişim yayınları, adı üstünde oldukça ‘kişisel bir durum.’ Roman, hikâye, biyografi tarzı kitapları veya yayınları değerlendirirken bile objektif davranmamız gerekirken, hadi diyoruz onların bir genel beğeni algısı oluşabiliyor, kabul ediyoruz. Ama kişisel gelişim diyorsak, bu yola tek başınıza girmeniz gerekiyor. Kendinizi, ancak kendiniz araştırarak bulabilirsiniz. Kim ne söylerse söylesin, bu yolculuk tek kişiliktir. Destek verecek yayınlar ya da kişiler olacaktır tabi ki, ama bence ne söylemek istediğimi siz anladınız.
Son söz.. O kadar yazdım kaybolmayın diye, sanırım bir istisnası var: ‘Hayat..’ Hayatınızda birçok şeyin anlamını, değerini çoğu zaman kaybolmadan, kendinizi hayatın içinde kaybetmeden de bulamayabilirsiniz. Yaşayın, görün, tadın, tecrübe edin, mutlu olun. Sıkıntı yaşadığınız anda da öğreneceğiniz ve hayatınıza uygulayacağınız teknikleri kullanın. Gerisini mi onu da yolculuğunuzda göreceksiniz.
Sevgiler