Varlığını bilmediğiniz bir şeyin eksikliğini hissedebilir misiniz? Yaşadığım şu ana kadar şunu söyleyebilirim ki, hissedebilirsiniz belki ama adlandıramazsınız. Adlandıramadığınız bir hissi ya da duyguyu da tamamlayamazsınız. Çok küçük yaşta babasından ayrılan ve yine üzerinden çok zaman geçmeden babasını kaybeden binlerce kişiden biri olarak, küçüklüğümden beri sorguladığım bir şeydi. ‘Babanın fotokopisi gibisin’ deseler de tanımadığım için benzerliklerimizi göremedim, fotoğraflarımızda bile. Kafamda, babasız olmanın yarattığı duygu ve düşünceleri aradım kendimde, sürekli. Bulamadım… Ta ki, kendimi keşfedene kadar.. Keşfettikçe, hayatımın birçok eksik parçası çıktı; nereye, kime ait olduğu bile belli olmayan. Ne yaptıysam kapatamadım, dolduramadım bazı eksik parçaları. Ve sonunda anladım ki, o hiç tatmadığım, bilmediğim bölük pörçük, leblebi unu misali cebimizde kırıntıları kalan baba- kız ilişkisindenmiş. Hiç kondurmamıştım, varlığını bilmiyordum ki eksiliği olsun. Herkes kendilerince teselli ederken üzülmüyordum bile. Ama öyle değilmiş. Baba, gölgesinde dinlendiğin, seni saran bir çınar ağacıymış. Söyleyenler doğu söylüyorlarmış, zamanla anladım.
Her yıl kutlanan diğer günlerimiz gibi babalar gününün de sadece bir güne sığdırılmasını kabul etmeyeceğim tabi ki. Kabul etmeyeceğim, etmemesine ama günleri, ayları yaydığımız zaman yıllara hatta bir ömre, baba figürü hayatımın hiçbir hatırasında yok ki. Dolayısıyla, bir babanın çocuğuna nasıl bir baba olduğunu, olabileceğini; yetişkin oldukça bir kadının hayatında bir babanın yerinin neresi olduğunu, hangi eksikliği tamamlayabileceğini hiçbir zaman öğrenemedim belki ama yokluğunda nasıl ayakta kalmam gerektiğini öğrendim. Ve aslında babam yokluğuyla da çok şey öğretmiş oldu; Daha güçlü, daha sevgi dolu, daha şefkat dolu bir kadın olmayı..
Babasız büyüyen biz kadınların işte bu noktadaki hayata karşı duruşlarını gerçekten anlamak kolay değil. Anladığını düşünenler bile, ucundan kıyısından yaşamamışlar veya tanık olmamışlarsa emin olun, haybeye konuşuyorlardır. Yaşamayan bilemez evet ama anlamak için çaba sarf edilen bir ortam ve kültürde de yaşamıyoruz. Aslında çevrenizdeki kadınlara baktığınızda kimlerin ‘Babasız Kadınlar’ olduğunu anlayabilirsiniz. Bunu kullananlardan bahsetmiyorum tabi ki, bu durumu kullanarak duygu sömürüsüyle her davranışı normal, kabul edilebilir bir noktaya taşımaya çalışan her insana, kadın – erkek fark etmez karşıyım. Benim bahsettiğim kadınlar, bu eksikliğin karakterlerine, yüzlerine bir deri gibi şekil verdiği babasız kadınlar.. Yaşadıkları o hırçınlıkları, fazlasıyla kaçışları neden sanıyorsunuz? Bir şekilde yüreklerindeki bir kapı, babasız kaldıklarında açılmamak üzere kapanmıştır artık.
İster aşık olsunlar, ister sevsinler, ister de inansınlar; anahtarını asla bulamayacakları açılmayan bir kapıya sahiptirler artık yüreklerinde. Düştüklerinde, yara bere içinde kaldıklarında, yaralarını saracak, yaslanıp sarılacakları çınarları yoktur. Geçmişe neredeyse kördürler. Ne zaman perdeyi aralamaya kalksalar, içine çekecek kara delikte kaybolacaklarını bildiklerinden yorulmayı göze almazlar. Erken yaşta büyümüş, maddi olsa da olmasa da manevi sorumlulukları almaya başlamışlardır bile. Hatta annelerine küçük yaşta hayat arkadaşı olmayı öğrenmişlerdir. Çok büyük yürekleri vardır babasız kadınların ama çok büyük beklentileri de yoktur. Küçük beklentilerle, küçük sürprizlerle mutlu olmasını çok iyi bilirler. Çok severler, sahiplenirler. Çünkü sevmenin, sahiplenmenin ne demek olduğunu bildiklerinden değerini, kıymetini bilirler. Seviyorum diyorlarsa, emin olun gerçekten öyledirler. Ortada kalan davranışları ya da cevapları yoktur. Oyalamanın, karşındaki insanın duygularıyla oynamanın hep karşısında dururlar. İnciteceklerini de bilseler, gerçek olan neyse söyler ve yaşarlar. Bilirler, yaralı olmanın nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilirler. O yüzdendir karşı tarafı gerçekten yaralamamak için küçük küçük incitmeleri göze almaları. Yaralı olmanın ve ondan kurtulmanın yolu acı gerçeklerden geçiyor olsa bile baba gibi kadın olmayı tercih ederler.
Babasız kadınların en önemli parçaları eksik olabilir ama hayatlarınızda, etkisini unutamayacağınız şekilde yer alırlar. Size her zaman faydalı olabilecek şekilde varlıklarını gösterirler. Kendilerindeki karanlık kapılara rağmen sizin yüreklerinizde büyük kapılar açarlar. Kıymetlerini bilin. Küçük şeylerle insanları üzmenin ne kadar boş olduğunu herkesten çok daha iyi hisseder ve anlarlar.
O güzelim kız ve erkek çocuklarına gerçekten babalık yapmış ya da hali hazırda yapıyor olan tüm babaların ve annelerin babalar günü kutlu olsun. Babasız kadınların ve erkeklerin aramızda olmayan babalarının da babalar günü kutlu olsun, hem de iki kere! Çocuklarınıza güzel bakın, sevginizi gösterin, hissettirin. Varlığınızı, uzakta bile olsanız unutmalarına izin vermeyin.
Bunca yıldır bana, aileme, sorumluluğu olmadığı halde en büyük babalığı yapan, hem de çok güzel yapan emekçi güzel annem.. Babalar günün en büyük heybetiyle kutlu olsun!
Bu yazıyı ruhuna ithaf ediyorum babacım, sevgi ve rahmetle.. Ruhundan öpüyorum. Varlığınla hayata gelmemi sağlayan, yokluğunla da beni eksilten ama bir o kadar da büyüten, sevgili babam;
Babalar Günün Kutlu Olsun!