Yapım yılı: 2013
Vizyon tarihi: 31 Mayıs 2013
Yönetmen: Louis Leterrier
Oyuncular: Jesse Eisenberg, Mark Ruffalo, Woody Harrelson, Isla Fisher, Morgan Freeman, Michael Caine, Dave Franco
Tür: Gerilim, Polisiye
Ülke: Fransa, ABD
Ara sıra yeni filmlerden çok, eski ya da o kadar beğenilen filmler arasından bir türlü seyredemediğiniz filmler dikkat çeker. O anki ruh haliniz, programınız ya da yoğunluğunuz, seyretmenize izin vermemiştir. Ya da benim gibiyseniz, çok aşırı beğenilen film ya da dizileri hemen izlemiyorsunuzdur. Ya da çok güzeldir arada kaynamıştır. Kimse hak ettiği değeri vermemiştir. İşte ben tam da o noktada beklemeye geçiyorum. Tüm o söylentiler geçip konu soğumaya bırakıldığı an benim için gerçek değeri ortaya çıkıyor. Biliyorum, benim gibi az kişi vardır, kabul ediyorum.
Ama ne zaman çok gözümüze sokulursa ya da uzaklaştırılmaya çalışılırsa, o film ya da sanatsal bir olay gerçek değerini gösteremiyor. Ya çok dipte gösteriliyor ya da çok zirvede.. Uzun zaman önce bu düşünceyle seyrettiğim hatta devamı çekilen ve gerçekten etkilendiğim bir filmden bahsetmek istiyorum. Ne seyretsem diye düşünürken izlediğim bir film aklıma geldi: Sihirbazlar Çetesi. Tabi ki ilk seyrettiğim zamana geri dönerek yorumlayacağım, emin olabilirsiniz.
Yaklaşın, Ne Kadar Çok Yaklaşırsanız Sizi Kandırmak O Kadar Kolay Olur
Orijinal adı ‘Now You See Me‘ olan serinin ilk filmi ‘Sihirbazlar Çetesi’nin konusuna bakacak olursak; Daniel Atlas, Henley, jack Wilder ve Merritt McKinney farklı yerlerde çalışan dört sihirbazdır. Aldıkları bir davet üzerine gittikleri adreste, ‘Göz’ olarak adlandırılan kulübe girebilmek için mahşerin dört atlısı olarak seçilirler. Ve görevleri başlar. Sihir yeteneklerini sadece gösterileri için değil, aslında arka planda gerçekleştirdikleri soygunlar için de kullanmaktadırlar. Bu gösteriler ve soygunlar gerçekleşirken, FBI olayların üzerine düşer. Mark Ruffalo, filmde FBI ajanı Dylan Rhodes olarak karşımıza çıkarken, Morgan Freeman da Thaddeus Bradley rolü ile sihirbazları deşifre eden eski bir sihirbaz olarak karşımıza çıkıyor.
Göz denilen kulübün temsil ettiği felsefeyi gözden kaçırmayın. Hatta felsefeden öteye gidip bizi Eski Mısır’a kadar götüren tarihsel süreci iyi özümsemek de gerekiyor. Tabi ki tarihi süreç anlatılmıyor, atıflarda bulunuluyor. Ama siz bana kulak verin; ya filmi seyrettikten sonra İllimünati ve aydınlanma felsefeleri üzerine biraz araştırma yapın ya da izlemeden önce biraz bakın. Bağlantıları keşfedip bulurken daha keyifli seyredeceksiniz.
Sihirbazlar Çetesi’nde konu, görsellik ve oyunculukları tek bir noktada değerlendirmek imkânsız olduğu gibi biraz da haksızlık olabilir. Yönetmenin, filmi gerçek anlamda, gösteri sanatlarının zirvesine taşıyarak, seyirciyi bile bir nevi ilizyona sokmaya çalışması muazzamdı. Konu ile harmanlanışı ancak bu kadar iyi olabilirdi. Kadroda büyük isimlerin yer alması, dozunu bir kat daha arttırıyor tabi ki.
Filmi seyrederken ve oyunculara odaklanmaya çalışırken, aslında sihirin dünyasına keşfe çıkıyorsunuz. Ve yapılan gösterileri ve olay örgüsünü çözmeye çalışırken de filmin sonu geliyor. Eminim, bundan önce sihir ve sihirbazlık konulu birçok film yapılmış ve izlemişsinizdir. Çoğunu çözmüş de olabilirsiniz. Ama bu tarz gizemle başlayan bir filmi izlemek ve çözmek daha keyifli olabiliyor. Sihirbazlık gösterilerinde çoğu zaman, nasıl olduğunu çok merak etsek de, öğrenmek istemediğimizi fark etmek çok da zaman almıyor. Farkındayım. Hatta böyle de düşünebilirsiniz. Ama ben birçok detayı öğrendiğimde ve izlediğimde, daha çok ilgimi çektiğini fark ediyorum.
Bir Sihirbaz Ellerini Sallayıp İşte Sihirin Gerçekleştiği Yer Burası Dediğinde, Asıl Numara Başka Yerde Dönüyor Demektir
Asıl mesele, temel sihir kavramlarından biri olan gösteri sanatı ve oyunculukla ilgili. Yani yanlış yönlendirme:’Bir sihirbaz ellerini sallayıp işte sihirin gerçekleştiği yer burası dediğinde, asıl numara başka yerde dönüyor demektir.’ O kadar yakından bakıyor ve yaptığı gösteriye odaklanıyoruz ki, etrafında olan biteni göremiyoruz. Hayatımızın her alanında da öyle değil midir? Olaylara, durumlara hatta insanlara bile o kadar yaklaşıyoruz ki, gerçekte var olanı, büyük resmi fark edemiyor, göremiyoruz. Ne yaşarsak yaşayalım, hangi durumda olursak olalım adı sihirbaz olmayan sihirbazların hayatımızdaki rollerini gayet iyi biliyoruz. Bu sadece maneviyatla ilgili değil, maddi açıdan içinde bulunduğumuz her noktada da dikkatimizi tam veremiyoruz, göremiyoruz. Aslında bir iki adım geriye çekilip uzaktan bakmak, her zaman çok daha iyi olacaktır, görmek lazım. En azından yanılsamalarımız en aza inecektir.
Gelelim filmin sonuna; tüm gösterilerin nasıl yapıldığını çözmek, size heyecan vermeyebilir ya da hayal kırıklığı yaratır mı bilinmez ama şimdiden yanıldığınızı söyleyebilirim. Aksiyon, gizem, sihir ve izlenilen süre boyunca hiç düşmeyen temposuyla sizi oturduğunuz yere kilitleyecek, garantisini verebilirim. Serinin ikinci filmini de yorumlamamak olmazdı, bir sonraki yazıda sizi bekliyor olacak.
Sevgiler.