“Spor yapmalıyız” “Spor yapmalıyız” ve yine “Spor yapmalıyız” Bu sözleri siz ne kadar duydunuz bilmiyorum ama ben kendimi bildim bileli, çocukluğumda daha yumuşak geçişlerle, üniversite ve iş hayatında daha yoğun içerikli başlıklarla anlatıldı, söylendi. Başımızı hangi yöne çevirirsek çevirelim; plates, yoga, aletli egzersiz, doğa yürüyüşleri. Spor, spor, spor…
PEKİ NEDİR SPORUN KERAMETİ.. GERÇEKTEN HAYATIMIZDAKİ ROLÜ NEDİR, BAKALIM
Hayatında spor yapmayanlarınız da olabilir- Başlayıp yarım bırakanları dahil etmiyorum – Herhangi bir spor dalıyla ilgilendiğinizde inanın vücudunuzdaki hatta metabolizmanızdaki değişimi fark edince ne dediğimi anlayacaksınız. Gerçek anlamda sağlıklı olmanın ne olduğunu, ciğerlerinizin tüm varlığıyla oksijen aldığını, tüm organlarınızın nasıl güzel çalıştığını hissettiğinizde evrim geçiriyorsunuz sanki. Kendi genlerinizin şifrelerini çözmüş gibi oluyorsunuz. Biraz sonra söyleyeceğim de herkesi kapsayacağı gibi yine aynı noktaya değinmekten çekinmeyeceğim: Önemli olan metabolizmamızı dinlemek. Hani duygularımızı ve davranışlarımızı etkileyen o meşhur “iç sesimizin” başka bir versiyonu işte. Nasıl iç sesimizin önemini biliyor ve kulak kabartıyorsak, aslında metabolizmamız da bize söylüyor. Sevdiğimiz, sevmediğimiz yemek ve tatlılardan, hayata dair zevklerimize kadar listeyi tamamlayabiliriz bence.
Sağlıklı beslenmekle bir bütün olan spor yapmanın önemine de değinelim istiyorum. Bir önceki yazıda bahsettiğim gibi sağlıklı beslenmek için diyet ve rejim kelimelerini bir kenara attığımız gibi burada da ilk önce form tutmak, fit olmak sözlerini kenara itip yerlerine sağlıklı yaşamak vb. sözleri hayatımıza kazımalıyız. Her vücudun formda olma durumu değişkenlik gösterir de ondan.
Bize empoze edilen, yapmamız istenen ya da yaparsak ancak oldurabileceğimizi düşündüren şeyleri artık düşünmeyelim. Çünkü temelinde ne kadar doğru olsalar da herkeste aynı etkiyle sonuç almak imkansız. Başkasının sevdiği ve uygulayarak sonuç aldığı yöntemler, bende sonuç vermeyebilir, verebilir de tabi ki. Ama severek ya da isteyerek yapacak mıyım bakalım.
KİLİT NOKTA: YİNE SİZSİNİZ!
Hayatınızın bu noktasına kadar kendinizi, iç dünyanızı ve metabolizmanızı çözdüğünüzü varsayıyorum ya da çözmekte olduğunuzu. Nelerin size faydalı ya da zararlı geldiğini; nelerin size zevk ya da ıstırap verdiğini biliyorsunuzdur. Bunlara bakarak aslında kendi sağlık koçunuz olabilirsiniz. Tabi ki belli rahatsızlıkları olanlar da doktorlarının ön gördükleriyle kendi yöntemlerini birleştirerek orta yol bulabilirler.
Yeniden kendimden yola çıkarsak, önemli bir rahatsızlığa neden olmadıkça sevdiğim sporu yapmaya çalışıyorum. Mesela, sırf spor olsun ve faydalı diye yürüyüş yapmıyorum. Çünkü gerçekten yürüyüş yapmaktan neredeyse nefret ediyorum. Neyi seviyorum. 40 – 45 dk.lık egzersiz programım var bir cd nin içinde, onu yaparak daha huzurlu ve sağlıklı olduğumu hissediyorum. Belki sadece psikolojiktir, ya da gerçekten etkilidir, bilemiyorum. Ama önemli olan benim ne hissettiğim. Spor salonuna da gittim, bir iki ders plates sınıfına da girdim. Evet etkili oldu saklayamam. Ki hala platesi düşünüyorum ama zamanı gelmedi bence. Gördüğünüz gibi nedenini mantıklı bulmasanız da kabul edin ki halimden memnunum.
“SPOR SALONUNA YAZILIP DA GİTMEYENLER KULÜBÜ” NE ÜYEYSENİZ HEMEN ÜYELİKTEN ÇIKIN
Ben kendimi bildiğim için kaydımı yaptırıp iki yıl sonra başladım resmen. Çünkü biliyordum, o zaman başlasaydım, üç beş gün gidip bırakacaktım. Ve o kadar verdiğim para yanacaktı. Ne yaptım, gerçekten düzenli gidip hakkını vereceğim bir zamana kadar beklettim. Eğer “motive eder, beni zorlar, yazılayım” derseniz, çoğu kişide olduğu gibi hüsrana uğrayabilirsiniz. Gerçek anlamda kendinizi tanıyarak bunu söylüyorsanız o başka. Takdir etmekten başka söz düşmez bana. İlk önce spor yapmayı seviyor musunuz ya da hangi sporu yaparken zevk alıyorsunuz bunu kendinize sormanızı isterim. Farkında olmadan yapılan ya da severek yapılan ne olursa olsun, spor dâhil faydalı olacaktır. Zannediyor musunuz ki, spora giden herkes formuna kavuşuyor? Bence değil. Muhakkak kaçış noktaları bulunabilir ve başa dönülebilir.
“O kadar spora gidiyorum ya da spor yapıyorum ama faydasını göremiyorum. Spor salonunda hiç ilgilenmiyorlar” gibi söylemler bana inandırıcı gelmiyor. “Tabii canım, ne demezsiniz öyledir. Ben de öyle düşünmüştüm.” Gerçekten müşterileriyle ilgilenen spor merkezlerini tenzih ediyorum, burada iş bizlere düşüyor. O yüzden ilk önce bunu söyleyen kişilere bakıyorum, ne kadar ellerinden geleni yapmışlar. Gereken özeni göstermediğimiz hiçbir spor faydasını göstermeyecektir. Bu nedenle gözümüzde büyüttüğümüz o büyük puntolarla lanse edilen sporları da yapmamıza gerek yok. Daha basit olabilir, daha az kabul gören, beğenilen sporlar da olabilir ama sizin için hayatınızın sporu olabilir. Bunu kim değiştirebilir ki sizden başka. Günde 15 dk. bile yapsanız uzun bir süre sonra kendinizdeki rahatlamayı ve farklılığı göreceksiniz. Başkaları o farkı görmese de olur. Siz bilin yerter.
DEVAMLILIK ÖNEMLİ
Yapmaya başladınız çok güzel, ama bu sefer iki gün yapıyor, beş gün bırakıyorsunuz. O zaman ne spor yapın, ne de “spor yapmak sağlıklı yaşam için vazgeçilmezdir” deyin. Yapmayın, gerçekten komik oluyor. Tabi ki hayatımızın belli dönemlerindeki yoğunluk artabilir ve düzensiz olabilir. Ama düzene girdiği zaman kaldığımız yerden devam etmek de önemli. Size tavsiyem, haftada 3-4 kez zaman ayırın ve yapın ne istiyorsanız. Gerçekten yapın ve zaman ayırın. İlk zamanlarda tüm hayatınızı, programınızı etkilemeyecek gün ve saatlerde kısa zaman dilimleriyle başlayın ve bitirin. Başlayın ve bitirin, başlayın ve bitirin. Bunu 10-15 gün uyguladığınızda inanın daha fazla zaman ayırıp yapmak isteyeceksiniz. Bunu söyleyeceksiniz bana, paylaşımlarınızı bekliyor olacağım.
Bu arada yaparken ve bittikten sonra vücudunuzu, metabolizmanızı dinlemeyi de unutmayın ama!
Sevgiler.