Şu dünyada tattığımız ve tadını hala bilmediğimiz onlarca muhteşem yemek ve tatlıların olduğunu bilmek insanı heyecanlandırıyor değil mi? Bunlardan birçok nedenden dolayı mahrum kalacağımızı bilmek ise bir o kadar da mahvediyor. Peki buna bir son vermenin bir yolu yok mudur? Yani sağlıklı beslenerek hepsinin tadına bakamaz mıyız? Önemli rahatsızlık, hastalıklarımızın el vermediği yemek ve tatlıları da es geçelim.. Onları çıkardığımızda da hala yenecek çok yemek ve tatlı türü kalıyor merak etmeyin.
Sağlıklı beslenmek için başlanacak nokta beynimizde bitiyor. Bu noktada diyet ve rejim kelimelerini atıyoruz. Yerine sağlıklı beslenmeyi koymalıyız. Ve bu düşünceyi iyice yerleştirmeliyiz. Ben diyetisyen ya da beslenme uzmanı değilim. Burada var olma nedenim olan ve bahsettiğim üzere yaşadıklarımdan öğrendiklerim var sözünün bir bacağı sadece. Yaşayarak gördüğüm ve inandığım şeyleri sizlerle paylaşmak niyetim.
Size neler yenmeli, neler yenmemeli gibi şeyler anlatmayacağım. Her yerde karşımıza çıkıyor ve bunları biliyoruz. Herkes yazıyor ve biz de okuyoruz. Sadece kabullenip dikkat etmiyoruz. O yüzden ben bunlara değinmeyeceğim. Asıl kaynağımız olan bakış açımızla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.
Çevremde diyet ve rejim yapan ya da yapamayan o kadar kişi, eş, dost tanıdım ki sadece onlar değil ben bile fenalık geçirdim. Ve gördüm ki, yine zorlayarak yapılan, motivasyondan eksik her şey gibi zayıflamak ya da şişmanlamak çoğu zaman hayatımızın kâbusu olarak karşımıza çıkıyor.
Televizyon dönemiyle ortaya çıkan, internetin de hayatımıza girmesiyle hızlanan mecraları yanlış kullanma ve fırsatçılık olarak görme hayatımızı sarıp sarmaladı. Etrafımızda her şeyi bildiğini sanan insanların yönlendirmeleri yetmiyormuş gibi, televizyon ve internette de göz boyayan, sağlığı tehlikeye atan yöntem, ürün ve ilaçlar o kadar çoğalarak artıyor ki korkmaya başladım. Bir kere yüz yüze görüşülen gerçek doktor ve uzmanların hazırladığı reçete ve tedaviler dışında abartmıyorum neredeyse hepsi tehlikeli. Göz boyayan bu türlere umut bağlayıp sağlığa kavuşacağınızı umarım düşünmüyorsunuzdur. Biliyoruz ki sağlığa kavuşturmayı bırakın, ölüme kadar giden sağlığı ciddi derecede etkileyen sağlık sorunlarına yol açıyorlar. Bunları görüp değerlendirmek için uzman olmaya gerek yok sanırım.
Tamamen kendimden örnek vereceğim. Benim beslenme durumum ne, bir göz atalım. Hepimizin bildiği kadar neyin yararlı ya da neyin zararlı olduğunu biliyorum. Önemli bir rahatsızlığa neden olmadıkça çoğu şeyi yiyip, içmeye devam ediyorum. Tabi ki zamanla bunlar değişime uğrayıp; azalıp, artabiliyorlar. Ama buradaki gözden kaçırılmaması gereken noktayı hemen söylüyorum: Her zaman midemin ve metabolizmamın söylediklerine, verdiği tepkilere göre hareket ettim, ediyorum da. Gülmeyin, şaka değil. Nedir mesela.. Salataları nedense ana yemeğe başlamadan önce yemeyi severim yıllardır. Hala da nedenini bilmiyorum. (Son iki yıldır bilimsel olarak faydalı olduğu açıklandı.) Ya da bir yere gittiğimde menüyü açıp baktığımda, listeye göz gezdirirken size kesin saçma gelecektir ama midem ya yeme ya da bunu yemelisin diyerek komut veriyor sanki. Ve ben her zaman metabolizmamın sözünü dinlerim. Bu durum, yediğim şeyi çok ya da az yemekle alakalı değil. Zaten eğer midemi dinleyerek hareket ettiğimi söylediysem, ne zaman duracağımı da söylediğini de belirtmeme gerek yok sanırım. Diyelim ki abarttım, yine metabolizmama, verdiği tepkilere bakıp ona göre rahatlamak için ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Çok yoğun olmasa da düzenli spor yapmaya çalıştığımı ve bazen de onun yarattığı kredilerden de faydalandığımı belirtmeliyim.
Hemen şunu söylediğinizi duyar gibiyim: “Kesin yiyip yiyip kilo almıyorum diyen birisisin, Konuşursun tabi”
Ah, ah öyle olsaydım, hayatım ne kadar da kolay, daha da lezzetli olurdu değil mi? Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, öyle değilim. Hatta Anadolu’nun bağrından kopup gelen genlerimle kilo almaya çok müsait ve basenleriyle mücadele veren bir kişi olduğumu da belirteyim. Hiç mi çok kilolu olmadım. Oldum, evet. Ama benim sıkıntım hep abur cuburlarla oldu, olmaya da devam ediyor. Hayatımdan çıkartamıyorum, Gerçekten zorlanıyorum. Naptım biliyor musunuz? Sağlığımı olumsuz etkileyen, dokunan yiyecekler dışında birçok şeyi yiyorum. Ama telafisini de sporla yapıyorum. Hiçbir zaman o kadar zayıf olmadım, balık eti kıvamındayım ama çok da kilolu olmadım. Ben de böyle dikkat ediyorum. Kendimi, metabolizmamı tanıdığımdan beri kendi formülümü buldum diyelim.
Sağlıklı beslenmek ve ideal kilonuza gelmek için de gerçekten faydasını gördüğünüz – ama sağlıklı bir yol olacak – yöntemi bulup uygulayarak başlamalısınız. Doktor gözetiminde mi ideal kilonuza gelebiliyorsunuz, öyle olsun. Ya da kendinizi bildiğiniz için beslenme düzeninizi ve destekleyici egzersizlerle de programlayabilirsiniz. Bu ciddi ciddi günlük, haftalık programlar şeklinde de olabilir. Ya da hali hazırda var olan farkında olmadan hayatınızın parçası olan şeyleri de uygulamaya devam edebilirsiniz.
Ama size bir şey söyliyim mi, ne yaparsanız yapın hayatınızda bir parça spor olmazsa sağlıklı beslenmeyi sağlıklı yaşama kesinlikle dönüştüremezsiniz. İnanın çok değil azar azar spor yapmaya başlayın derim. Bir de yok pazartesi başlanmaz, aman bugün hava güzel yok bu yok şu demeyin. Bana demiyorum, kendinize demeyin. Ne olacak bana söyleseniz, kendinizle hesabınız benimle değil ki.
En güzeli, bu düşünceyi kafanıza güzelce yerleştirin. İçten içe hazırlayın kendinizi.. Ve istediğiniz bir zamanda da organlarınıza bir nevi kendinize özen gösterip sağlığınıza dikkat etmeye bakın.
Başladığınızda beni hatırlamayı da unutmayın!
Sevgiler.